Bu Blogda Ara

Kamp yapmak için nereyi tercih edersiniz ?

Batı Trakya'ya gitme fırsatınız olsa nereye giderdiniz ?

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Düğünler..

KIZ İSTEME


Batı Trakya Türk toplumunda ailenin oluşumu, oğlan tarafının kız istemesi ile başlamaktadır. Eski yıllarda oğlan ve kız birbirlerini göremiyorlardı. Şimdi bunun tam tersi yaşanmaktadır. Oğlan ve kız özgür iradeleriyle yuva kurmaktadırlar. Kızın istenmesinden önce her iki taraf da birbirlerinin aile durumlarını soruştururlar. Bu araştırma-soruşturma işlemi, genelde, köyün saygın kişileri ve akrabalar vasıtasıyla olmaktadır. Karşılıklı soruşturmalardan sonra, eğer karar verilmişse, oğlan tarafı kız tarafına dünür gönderir. Kız istemeye gidecek olan insanların, köyde yaşayan dürüst ve sözü dinlenen kişiler olması gerekmektedir. Kadın veya erkek olmasında da bir sorun yaşanmamakla birlikte, genellikle erkek gönderilmektedir. Kız istemeye giden kişilere “Dünürcü” denmektedir. Dünürcüler, mutlaka, Pazartesi ve Perşembe akşamları gönderilmektedir. Bu durum neredeyse kesin bir kural niteliğindedir. Kız evine giden dünürcüleri, kızın babası ve annesi karşılar ve en güzel odalarına geçirirler. Kız daha sonra dünürcülerin yanına gelmektedir.Karşılıklı olarak hal-hatır sormalardan sonra, istenen kız kahve getirmek üzere odadan uzaklaşır. Bu arada, kahveler gelinceye kadar değişik güncel konulardan sohbetler açılır. Kız kahveleri getirir. Eğer oğlanda gözü varsa ve onunla yuva kurmak istiyorsa, kahveyi tatlı yapar. Eğer oğlanı beğenmiyorsa kahve tamamen şekersiz yapılmaktadır. Bu gerçekte çok kritik bir andır. Kahve şekersiz dahi olsa, dünürcüler bunu ses çıkarmadan ve hiç belli etmeden içmek zorundadırlar. Kahveler içildikten sonra asıl konuya geçilir. Dünürcüler, “Allah’ın emriyle Peygamberin kavliyle kızınızı istemeye geldik” derler, böylece konu açılmış olur. Oğlan tarafı kendi tarafının durumunu ve oğlanın meziyetlerini ballandıra ballandıra anlatır. Kız tarafı ise bütün bunları dinler. Ilk defa gelen dünürcülere kesinlikle bir cevap verilmez. Kız, eğer, verilmeyecek dahi olsa, yine, “gene gelin” denir. Dünürcüler kız istemeye gittiklerinde, beraberlerinde herhangi bir şey götürmezler. Birinci defada cevap vermeyen kız tarafı, oğlan tarafını iyiden iyiye soruşturur. Dünürcüler ikinci defa gelir. Konu artık bilinmektedir. İkincide de cevap verilmez ve yine “gene gelin” denir. Fakat, kız verilecekse, ailenin tutumunda bazı yumuşamalar göze çarpmaktadır. Dünürcüler, nihayet üçüncü defa gelirler. Kız eğer verilecekse, mutlaka üçüncü defada verilir. Bu kesin bir kuraldır. Bunun aksi, kız tarafını, küçük düşürdüğüne inanılır.


DÜĞÜN YEMEKLERİ
 


Düğünde genellikle koyun, keçi ve sığır kesilmekteydi. Kesilen hayvanların kafalarından paça çorbası yapılır ve hizmete gelmiş olan kadınlar tarafından yenirdi. Bu bu gün dahi böyle olmaktadır. Yemekleri ise, bu konuda uzmanlaşmış aşçılar yapmaktadır. Et yemeğinin dışında, kıymalı çorba, nohutlu pilav, kazeler (gaziler) helvası veya kaşık helvası, yoğurt, mevsime göre salata çeşitleri mutlaka bulunmaktaydı. Özellikle, çorba pişirilirken kemikler de içine katıldığından çok lezzetli olmaktaydı. Yemekler, köyün gençleri tarafından sofralar halinde misafirlere taşınır. Düğüne davetli kişiler, “sini” denilen ağaçtan yapılma yer sofrasına otururlar. Bütün yemeklerden sadece birer çanak getirilmekte ve ayran da tastan içilmekteydi. Yemek yeme işlemi bittikten sonra, sofradan kimse kalkmaz. Yemekte bulunanlardan herhangi bir kişi “sofra duası” okur. Eller yukarı doğru açılır ve Allaha, verdiği nimetlerden ötürü dua edilir. Dua bittikten sonra ise birkaç yudum yemek adetten sayılmaktadır.Yemek verme işlemi gün boyu devam etmektedir.


DÜĞÜN BAHŞİŞLERİ


Düğüne çağrılan kişiler mutlaka beraberlerinde bahşiş de getirmektedirler. Eskiden genelde, bakır kaplar, cam eşyalar ve para getirilirdi. Günümüzde ise ev eşyaları ve para verilmektedir. Akrabalık durumu da, bahşişin cinsini etkilemekteydi. En yakın akrabalar, altın lira, ev ve giyim eşyaları getirmekteydiler.



NİKAH

Nikah, köyün remi hatibi tarafından kıyılır. Hatip, önce oğlan evine gelir. Burada, kız evine gidecek en yakın akrabalar da bulunur. Hatip damata üç defa kızı isteyip istemediğini sorar. “Evet” demek yeterli olmayıp, net bir şekilde üç defa “istiyorum” demesi gerekmektedir. Burada da yine yemek hazırlanır. Oğlan tarafının rızasını alan hatip ve beraberindeki heyet, kız evine gider. Burada da kız tarafının en yakın akrabaları bulunur. Aynı şekilde kıza da sorulur, onun da rızası alınır. Yalnız burada bir fark vardır. Hatip, soru esnasında oğlanı gördüğü halde, kızı görememektedir. Son yıllarda bu konuda da yumuşamalar olduğu gözlenmektedir. Kızın rızası alındıktan sonra, nikaha, altın türünden bazı meblağlar konulur. Nikah bitiminden sonra, hatip bu durumu müftülüğe bildirir. Böylece resmi bir nikah kıyılmış olur. Nikah genellikle düğüne yakın bir zamanda kıyılır. Bunun yanında, güven sağlamak amacıyla çok önceden de nikah kıydıranlar olamaktadır.

TOPRAK BASTI

Görüşmelik ve nikah işlemlerinin sona ermesinden sonra, damat eğer başka bir köydense, kısacası yabancıysa, “toprak bastı” denilen bir adet yaşatılırdı. Evleneceği kızı görmeye gelen damat, köyün gençleri tarafından yakalanır ve toprak bastı denilen bir miktar para istenirdi. İstenilen rakam genelde, ilk başlarda çok yüksek tutulur ve pazarlık yapılırdı. Damat bu parayı vermediği taktirde, kızın köyüne istenmezdi. Zamanla bu konuda tatsız olaylar dahi yaşanmıştır. Bu adet her ne kadar yumuşamış dahi olsa hala devam etmektedir. Damattan alınan bahşiş, köy gençlerinin eğlencelerinde kullanılırdı.


DÜĞÜN ALAYI

Düğün alayı eskiden hayvan arabaları ile yapılırdı. Şimdilerde ise özel arabalar kullanılmaktadır. Düğün alayına katılacak olan arabalar sabahtan daha süslenmeye başlanır ve üzerleri kilim ya da kepe denilen örtülerle kaplanırdı. Hayvan arabalarının içersine iki sıralıya oturak konulur ve gençler buralara otururlardı. Gelin alayına genelde gençler çağrılırdı. Gelin alıcılar kız evine hareket etmezden önce, bir grup genç, kız evine gider ve “yastık” denilen eşyaları alırlardı. Bu eşyalar genellikle dokuma gömlek olurdu. Bu gençler bir nevi haberci niteliğindeydi. Gençler oğlan evine döner dönmez, gelin alayı hareket ederdi. Kız evine ulaşan gelin alıcılar, kadın ve erkekler olmak üzere ayrı ayrı evlere geçirirlerdi. Burada kahveler içilir ve gelin dışarı çıkıncaya kadar burada beklenirdi. Eskiden, gelin alayına damat iştirak etmezdi. Günümüzde ise damat da alaya katılmaktadır. Gelin alayına başkanlık eden, genelde oğlan babası , amcası veya da çok yakın akrabalarından bir tanesi olurdu. Getirilen kahvelere karşılık, alay başkanının kahve fincanı ters kapanır ve böylece bahşiş vermesi istenirdi. Gelin, oğlan tarafının bir yakını tarafından evden dışarıya çıkarılır ve arabalara bindirilirdi. Bu arada alay hayvan arabasıysa, boyunduruğun çivisi, ailenin en küçük çocuğu tarafından saklanır ve alay başkanından bahşiş istenirdi. Bahşiş almada sıkı bir pazarlık yapılırdı. Arabaya binen gelinin yanına, daha sonra koltuğuna girecek olan genç bir bayan otururdu. Gelin alayı hareket ettikten sonra, kız annesi veya akrabaları tarafından, arabanın arkasından pirinçli su dökülürdü. Yol boyunca, gelin alayının önü urganlar çekilerek kesilir ve bahşiş istenirdi. Bu sık sık tekrarlanırdı. Yoluna devam eden gelin alayı, kesinlikle geldiği yoldan gitmezdi. Alayın geldiği yoldan dönmesi uğursuzluk getireceğine inanılırdı. Yol boyunca mutlaka da bir çay üzerinden geçilir ve mendil atılırdı. Oğlan evine yaklaşan gelin alayı davul- zurna ile karşılanır ve yavaş yavaş ilerlerdi. Gelin alayının oğlan evine varması akşam saatlerine kadar sarkardı. Bu zaman diliminde genç erkekler alayın önünü keser ve oynarlardı.




DAMAT TRAŞI


Gelin alayı oğlan evine ilerlerken, damat adayı da hazırlıklarına başlar. Damat ilk önce bahçede traş olur. Traş esnasında, berberin sol koluna, damatın ailesi tarafından bir mendil bağlanır. Bağlanan bu mendile de, berbere takılan paralar tutturulur. Damat traşı kasıtlı olarak uzun sürdürülür. Traş esnasında, damat ve arkadaşları oyunlar oynarlar. Yine bu arada, damata, ailesi ve arkadaşları takı takarlar. Bu takılar genellikle paradır. Traşın bitiminde damat arkadaşlarının eşliğinde giyinmeye alınır. Damat, burada arkadaşları tarafındann giydirilir. Damatın bütün bu hazırlıkları bittikten sonra, artık beklemeye başlanılır.


KINA GECESİ

Daha önceki yıllarda düğünler günümüzde de bazı köylerde yaşatıldığı gibi Salı gecesi kız evinde sadece kadın ve kızların katıldığı "Kına hurulması" ,"Kına vurulma", "Kına yakma" ile başlar. Cuma günü "Cuma sabası" ile sona erermiş.
Kına gecesinde gelinin kız arkadaşları, kadınlar ve erkek evinden gelenler toplanır.Genelde kadınlar tef darbuka ile türküler maniler söylermiş.
Hava güzel ise avluya bir kilim serilir. Gelin kilimin üzerine ya da bir sandalyeye oturtulur. Hava iyi değilse kına ev içersinde yapılır.



MENDİL ALMA



Kız eğer verilmişse, kahve faslından sonra, gelin gidecek kız, bir tabla içinde gelen dünürcülere mendil getirir. Mendiller üçgen biçiminde ve beyaz renktedirler. Mendili alan dünürcü, tablaya hediyesini para olarak bırakır. Her mendil alanın para hediyesi vermesi adettendir.Kız tarafı, kızın verildiğinin bir işareti olarak, dünürcülere, oğlan tarafına götürülmek üzere, giyim eşyası ve tatlı gönderirler. Buna “mendil alma” denmektedir. Oğlan tarafına gelen dünürcüler, burada oğlan ve ailesi tarafından neşe içersinde karşılanırlar.






SÖZ DÜZME

Aradan bir iki gün geçtikten sonra asıl “söz düzme” denen olaya geçilir. Oğlan ve kız karşılıklı bir gün tayin ederek ve yanlarına ailelerini de alarak söz düzmeye gidilir. Her iki taraf da karşılıklı olarak birbirlerine giyim eşyaları ve altın takılar alırlar. Bu arada oğlan tarafı, kız evine gönderilmek üzere kuru yemişlerden ve şekerlerden oluşan çerezleri de alır. “Söz düzme” olayında, oğlan ve kızın her istediği alınır. Kızın beğendiklerini oğlan tarafı, oğlanın beğendiklerini de kız tarafı ödemektedir. Daha sonra, alınan takılar ve giyim eşyaları eve getirilir. Kızın eşyaları, kız evine göderilmek üzere oğlan tarafına, oğlanın eşyaları da kız tarafına götürülür.


SÖZ DİKİMİ

Daha sonra, “söz dikimi” sahfasına geçilir. Söz dikimi için akrabalar, komşular ve bu işten anlayan kişiler davet edilir. Söz dikicilerin hepsi kadın olmak zorundadır. Daha önceden oğlan evinin sandığında bulunan eşyalar çıkarılır. Büyük kumaş parçaları düz bir yere serilir. Kumaş yerine kadife de kullanılmaktadır. Yere serilen elbiselik kumaşların üzerine, kenarlarına oya çekilmiş, çember, krep, çorap, ayna, altın türleri (genellikle bilezik, küpe v.b) ve işlemeli bohça türünden eşyalar konur. Bu eşyalar, çeyiz iğneleri ile, kumaşın üzerine tutturulur. Fakat, ilk iğneyi damat olacak olan oğlanın batırması gerekmektedir. Damatın bu hareketinin uğur getirdiğine inanılmaktadır. Bu arada oğlan da orada bulunan kadınlar tarafından tebrik edilir. Söz dikme olayı büyük bir sevinç içersinde yapılır. Dikilen sözler, akraba ve dostların görmeleri amacıyla duvarlara asılır. Genellikle üç adet bu tür dikimler yapılır. Bunlara “mendil karşılığı”, “tava karşılığı”da denmektedir. Sözün dikiminden sonra, yine dünürcüler vasıtasıyla kızın evine götürülür.


GÖRÜŞMELİK


Karşılıklı olarak söz getirip götürmeler bittikten sonra, “görüşmelik” denen başka bir geleneğe geçilir. Görüşmelik olayında amaç ailelerin tanışmalarıdır. Mutlaka kız evinde yapılır. Bu tanışma merasimine her iki taraftan da akrabalar davet edilir. Oğlan ve kız beraberce beğenip aldıkları elbiseleri giyerler. Kız evine gelen misafirler, kadınlar, erkekler ve gençler olmak üzere üç guruba ayrılırlar. Her zaman olduğu gibi yine kahveler içilir, sohbetler edilir. Oğlan annesi gelini gördüğünden dolayı, odanın içine kumaş veya kadife serer. Serilen bu kadifelerin üzerinden gelin yürütülür. Bu adete de “gelin yürütme” denmektedir. Kız ve oğlanın yüzük takılacak parmakları kırmızı bir şeritle bağlanır. Şeriti genelde ailenin en küçük bireyi kesmektedir. Bu gelenekte de, makas, ilk seferde şeriti kesmez. “bu makas kör kesmiyor” denir. Makasın kesmediğini gören damat bahşiş olarak para verir. Sonuçta şerit kesilir. Devamında da her iki taraftan gelen akrabaların ellerini öperler. Bu arada, oğlan tarafı kıza, kız tarafı da oğlana çeşitli para hediyeleri takarlar. En yakın akrabalar, genelde, altın takmaktadırlar. Bu olaya da “takı takma” denmektedir. Takı olayından sonra, oğlan tarafının getirdiği tatlılar (eskiden baklava şimdi ise pasta getirilmektedir) orada bulunanlara ikram edilir. Bu arada hatıra olarak fotoğraf ta çektirildiğini belirtmek gerekmektedir. Görüşmelik sona erdikten birkaç gün sonra, “tava açma” geleneği de yaşanmaktadır. Söz getirmeleri sırasında, kız evinin oğlan evine gönderdiği tatlı tepsisi veya çikolata kutusu, oğlan evine gelen kız tarafından açılmaktadır.

Görüşmelik olayından sonra, oğlan ve kız artık nişanlı sayılmaktadırlar. Eskiden nişanlı kalma süresi çok uzun sürerdi. Şimdilerde ise bu süre gittikçe kısalmaktadır. Görüşmelik ile düğün arasındaki zamanda, oğlan annesi sık sık gelini olacak olan kızı ziyaret eder. Her ziyaretinde de mevsime göre giyim eşyaları ve çerezler getirir. Bu gidip gelmeler esnasında, düğün hazırlıkları da konuşulur.

DÜĞÜN HAZIRLIKLARI


Düğün zamanı yaklaştıkça herkesi bir heyecan sarar. Eskiden düğünler Çarşamba günleri başlar ve Perşembe günü gelinin alınmasıyla sona ererdi. Günümüzde ise, genellikle Cumartesi Pazar günleri yapılmaktadır. Düğüne akrabalar ve dostlar davet edilirdi. Davet işlemi haneleri tek tek dolaşılarak yapılırdı. Fakat, kadın ve genç kızların davet edilmesi daha değişik oluyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder